Yıllardır doğru sanılan bazı bilgilerin aslında bilimsel temele dayanmayan efsaneler olduğunu biliyor muydunuz? Toplumda sıklıkla dile getirilen pek çok gerçeğin aslında yanlış anlaşılmalardan veya kulaktan kulağa yayılan söylentilerden ibaret olduğu ortaya çıkabilmektedir. Örneğin, “Yutulan sakız mideye yapışır ve yedi yıl boyunca sindirilemez” iddiası doğru mudur? Balıkların yalnızca üç saniyelik hafızası mı var? Ya da yarasalar gerçekten kör müdür? Bu yazımızda, günlük hayatta sıkça karşılaştığınız ancak bilimsel olarak geçerliliği olmayan toplumda yanlış bilinen gerçekler listesini sizin için derledik.
İyi 10 Listesi
- Günde 8 Bardak Su İçilmeli
- Yutulan Sakızın Sindirilmesi Yıllar Alır
- Parmak Kıtlatmak Zararlıdır
- Veganlar Mutlaka Protein Eksikliği Yaşar
- İnsanların Sadece Beş Duyusu Vardır
- Damarlarımız Mavi Renktedir
- Baharatlı Yiyecekler Ülsere Sebep Olur
- Yarasalar Kördür
- Deve Kuşları Saklanmak İçin Kafalarını Kuma Gömer
- Aynı Yere İki Kez Yıldırım Düşmez
- Mevsimler, Dünya’nın Yaz Aylarında Güneş’e Yaklaşmasıyla, Kış Aylarında ise Uzaklaşmasıyla Oluşur
- Vikingler Savaşta Boynuzlu Miğferler Takardı
- Kristof Kolomb Amerika’yı Keşfetti
- “Ekmek Bulamıyorlarsa Pasta Yesinler”
- İşaret Dili tektir ve Tüm Dünyada Aynıdır
- Güneş Sarı Renktedir
- Balıkların Hafızası Yalnızca 3 Saniyedir
- Kelebeklerin Ömrü Sadece Bir Gündür
- Solucanlar İkiye Kesildiğinde İki Farklı Solucan Haline Gelir
- Tıraş Olmak Sakalların Daha Gür Çıkmasını Sağlar
Günde 8 Bardak Su İçilmeli
Aslında herkesin günde tam olarak 8 bardak su içmesine gerek yoktur. Vücudun ihtiyaç duyduğu su miktarı kilo, fiziksel aktivite, hava sıcaklığı, nem oranı ve hatta giyilen kıyafetlere göre değişmektedir. Ayrıca vücudumuz yiyeceklerden de önemli miktarda su almaktadır.
Yutulan Sakızın Sindirilmesi Yıllar Alır
Bilinenin aksine yutulan bir sakız yıllarca midede kalmaz. Sakız sindirilmez ancak bu, vücutta kalacağı anlamına gelmemektedir. Sakız, diğer yiyeceklerle birlikte sindirim sisteminden geçerek genellikle birkaç gün içinde dışkı yoluyla atılmaktadır.
Parmak Kıtlatmak Zararlıdır
Parmak kıtlatmak zararlı değildir ve kireçlenmeye yol açmaz. Bu hareket sırasında çıkan ses, eklemdeki gaz baloncuklarının patlamasından kaynaklanmaktadır. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda, parmak kıtlatmanın ciddi bir sağlık sorununa sebep olduğu gösterilmemiştir.
Veganlar Mutlaka Protein Eksikliği Yaşar
Vegan veyavejetaryen beslenen kişiler, bitkisel kaynaklardan yeterli düzeyde protein alabilmektedir. Mercimek, nohut, tofu, soya ürünleri, kuruyemişler ve tam tahıllar güçlü protein kaynaklarıdır. Fakat, B12 vitamini yalnızca hayvansal gıdalarda bulunmaktadır. Bu yüzden, veganların B12 takviyesi alması gerekebilmektedir.
İnsanların Sadece Beş Duyusu Vardır
Görme, koklama, tat alma, dokunma ve işitme en bilinen duyulardır. Fakat insanların duyuları bunlarla sınırlı değildir. Denge, ivme, vücut pozisyonu (propriyosepsiyon), acı, sıcaklık, basınç, susama, açlık ve hatta iç organlardan gelen sinyalleri algılama gibi en az 20 farklı duyumuz bulunmaktadır. Yani bedenimiz, sandığımızdan çok daha hassas bir algı mekanizmasına sahiptir.
Damarlarımız Mavi Renktedir
Cildimizi baktığımızda damarlarımızı mavi görürüz. Kana kırmızı rengini hemoglobin vermektedir. Oksijen taşıyan kan parlak kırmızı, oksijen taşımayan ise koyu kırmızı renktedir. Damarların mavi görünmesinin nedeni, ışığın cilt altındaki yansıma ve kırılma biçimidir. Bu durum bir optik illüzyondur. Bilindiği gibi gerçekte damarlarımızda mavi kan dolaşmaz.
Baharatlı Yiyecekler Ülsere Sebep Olur
Baharatlı yiyeceklerin veya kahvenin sağlıklı bireylerde mide ülserine sebep olduğuna yönelik bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Ülserin asıl sebepleri genellikle Helicobacter pyloriisimli bakteri enfeksiyonu veya uzun süreli ağrı kesici (NSAID) kullanımıdır.
Yarasalar Kördür
Aslında yarasalar kör değildir. Tüm yarasa türlerinin gözleri bulunmaktadır ve gözleri görmektedir. Bilindiği gibi birçok yarasa türü yön bulmak ve avlanmak için ekolokasyon (yankıyla yön tayini) kullanmaktadır. Ancak bu onların görme yetilerinin olmadığı anlamına gelmemektedir. Hatta bazı türler karanlıkta insanlardan bile daha iyi görebilmektedir.
Deve Kuşları Saklanmak İçin Kafalarını Kuma Gömer
Deve kuşları tehlikeden saklanmak için kafalarını kuma gömmez. Bu inanış, onların başlarını eğip yere doğru uzanmaları sonucu oluşan bir optik yanılgıdan kaynaklanmaktadır. Ayrıca, yedikleri besinleri öğütebilmek için küçük taş ve çakıl yutmaktadırlar. Bu durum da sanki başlarını kuma gömmüşler gibi görünmelerine sebep olabilmektedir.
Aynı Yere İki Kez Yıldırım Düşmez
Aynı konuma birden fazla kez yıldırım düşebilmektedir. Özellikle yüksek yapılar yıldırım için doğal hedeflerdir. Örneğin, New York’taki Empire State Binası’na yılda ortalama 20 ile 100 arasında yıldırım düşmektedir. Dolayısıyla, bu ifade oldukça yaygın yanlış inanıştır.
Mevsimler, Dünya’nın Yaz Aylarında Güneş’e Yaklaşmasıyla, Kış Aylarında ise Uzaklaşmasıyla Oluşur
Mevsimlerin oluşmasının nedeni, Dünya’nın Güneş etrafındaki yörüngesi değildir. Bunun sebebi, Dünya’nın ekseninin 23,4 derece eğik olmasıdır. Bu eğiklik, Güneş ışınlarının yıl boyunca Dünya’nın farklı bölgelerine farklı açılarla gelmesine neden olur ve mevsimleri oluşturur.
Vikingler Savaşta Boynuzlu Miğferler Takardı
Vikinglerin boynuzlu miğfer taktığına yönelik tarihî veya arkeolojik bir kanıt bulunmamaktadır. Bu yanlış inanış, 19. yüzyılda Richard Wagner’in Nibelung Yüzüğüoperasındaki sahne tasarımlarından kaynaklanmıştır. Gerçekte Viking miğferleri işlevsel olup, boynuz içermemektedir.
Kristof Kolomb Amerika’yı Keşfetti
Kristof Kolomb, 1492 yılında Karayipler’e ulaşmıştır. Fakat bugün Amerika Birleşik Devletleri olarak bildiğimiz topraklara hiçbir zaman gitmemiştir. Ayrıca Kolomb’dan çok önce bu topraklarda yerli halklar yaşıyordu. Hatta bazı tarihçilere göre, 11. yüzyılda Vikingler (Leif Erikson) Kuzey Amerika’ya Kolomb’dan yaklaşık 500 yıl önce ulaşmıştır.
“Ekmek Bulamıyorlarsa Pasta Yesinler”
“Ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler” sözünün Marie Antoinette’e ait olduğu söylenmektedir. Ancak bu sözü onun söylediğine yönelik hiçbir tarihî kanıt bulunmamaktadır. Aslında bu söz ilk kez Jean-Jacques Rousseau’nun İtiraflaradlı eserinde yer almıştır. Marie Antoinette, o dönemde henüz küçük bir çocuktur. Büyük ihtimalle kraliyet ailesini kötü göstermek için ona atfedilmiştir.
İşaret Dili tektir ve Tüm Dünyada Aynıdır
İşaret dili evrensel değildir. Uluslararası İşaret Dili dışında, her ülkenin kendine özgü işaret dili bulunmaktadır. Hatta bazı ülkeler birden fazla işaret diline sahiptir.Örneğin Amerikan İşaret Dili (ASL) ile Fransız İşaret Dili (LSF) yapısal olarak birbirinden tamamen farklıdır. İşaret dilleri de sözlü diller gibi çeşitlilik göstermektedir.
Güneş Sarı Renktedir
Güneş’in rengi aslında beyazdır. Tüm görünür ışık dalga boylarını yaydığı için uzaydan bakıldığında beyaz görünmektedir. Ancak Dünya atmosferindeki ışık saçılması sebebiyle Güneş, bize sarı, turuncu veya kırmızı tonlarında görünmektedir. Bu etki, özellikle gün doğumu ve gün batımında daha belirgindir.
Balıkların Hafızası Yalnızca 3 Saniyedir
Balıkların hafızası 3 saniyeden çok daha uzundur. Bilimsel araştırmalar, bazı balıkların öğrendiklerini 6 aya kadar hatırlayabildiğini göstermektedir. Balıklar yem saatlerini, yönlerini ve belirli davranışları öğrenebilmektedir. Bu sebeple “3 saniyelik hafıza” söylemi tamamen bir efsanedir.
Kelebeklerin Ömrü Sadece Bir Gündür
Kelebeklerin ömrünün bir gün olduğu inanışı toplumda yaygın olarak bilinen yanlışlardan biridir. Oysa kelebeklerin ömrü bir günle sınırlı değildir. Kelebeklerin türüne bağlı olarak ortalama 20-30 gün yaşayabilirler. Hatta bazı türler birkaç ay bile hayatta kalabilmektedir.
Solucanlar İkiye Kesildiğinde İki Farklı Solucan Haline Gelir
Solucanların ikiye kesildiğinde iki solucan haline geldiği inanışı yaygın bir yanlış bilgidir. Toprak solucanları, özellikle halkalı solucanlar ikiye kesildiğinde, yalnızca baş kısmına yakın olan parça hayatta kalabil Ayrıca zamanla kendini yenileyebilmektedir. Kuyruk kısmı ise genellikle yaşayamaz. Yani bu durumda iki yeni solucan oluşmaz. Yalnızca bir parça, uygun koşullarda yaşamaya devam edebilmektedir.
Tıraş Olmak Sakalların Daha Gür Çıkmasını Sağlar
Bu da sıkça dile getirilen ama yanlış olan bir inanıştır. Tıraş olmak, sakalın köküne veya çıkma sıklığına etki etmez. Tıraştan sonra kılların ucu kesildiği için daha kalın, koyu ve sert hissedilebilir; bu da onların daha gür çıktığı izlenimini verir. Ancak bu yalnızca optik ve dokunsal bir yanılsamadır.